20 Ağustos 2009 Perşembe

sonra...
"acaba rüzgarlar kokusunu buraya getirir mi?" diye hesaplarken, yan koltukta oturan adamı koklamaya korkuyorsun...
stoklanabilse keşke bazı şeyler
sıcaklık mesela..
yada onun kalp atışları
o atışlarda bulduğun huzur...
dokunuşları...
ve inanıyorsun dünyadaki ilk materyalistin Tanrı olduğuna
kızamıyorsunda..
bi an varolup bi an yok oluyor duygular ne de olsa

pencere

her arabanın farı bir değilmiş
anladım...
yoldan önce ruha vuranlar varmış
aydınlandım...

H..İ..Ç

bi raf yaptım senden kalanların hatırına
baş köşeye koydum huzursuzluğumu
mutsuzluğum hemen onun solunda
onların arkasında kaldı uykusuzluğum
umutsuzluğum bi santim fark attı yarınsızlığıma
yalnızlık yazdım rafın üstüne
adından cımbızla aldığım harflerle..
arda kaldı h..i..c..
(bi noktada ben koyayım bu sevdaya)

21 Mayıs 2009 Perşembe

paxil

yırtıp atıyorum bu gece ruhumun el yazmalarını
kabuk bağlasın diye yaralar kitleyeceğim kapılarını
yeniliyorum kendime
ve
affediyorum kendimi
hızlanan bir müzik içimde
beynim kabullenmişliğin ahenginde
yeni kurallar koyuyorum
yıktıklarımın yerine
gözlerimin ardını oyup çıkarıyorum maziden
boşlaştırıp bakışlarımı
hoşlaştırıp gördüklerimi
ilk defa bakar gibi bakacağım kendime
farkında olmadan yaşadığım ne varsa
bir bir çıkaracağım masanın üstüne
utanmadan
kaygılanmadan
seçmeden/ayırmadan/ayrılmadan
dibe vurmadan çıkılmaz dediğim günlerin inadına
ve
tüm dibe vurmalarımın adına
yeniden başlayamazsın diyenlere aldırma
düzelmese dahi yılma
hangi en kötü "hiçbişey" yapmaktan daha kötü?

şıp. şıp. şıp.

ne çok yağmur yağdı bu sene
şehirle birlikte sende akıt pisliğini
topraktan geldin ya
toprak emsin hissizliğini

ve tekrar.. ve tekrar.. vee tekrar

daha çok kapanacak bu perdeler
korna seslerine çok küfürler edilecek
içtiğin sigaranın paketi belki 20 tl ye yükselecek
...
ve daha çok açılacak bu perdeler
havalı korna taktıracaksın arabana
yinede alacaksın o sigaradan
...
döngüye döneklik yapamazsın ki
döngü senin içinde
sen döngü emrinde
dön
dönebildiğin kere

15 Mayıs 2009 Cuma

aşk sayfa 85

"anladım ki insanoğlu fevkalade bir hal işitti mi ona 'hayal ya da rüya' der, geçer."

geçemediğin noktada anlarsın
yaşadıkların hayal değil
ağlarsın..
rüya olsa unutur belki yenisine yatarsın
gerçektir işleyen tenine
ne yaparsan yap içinden çıkarıp atamazsın